Özellikle Galatasaray'ın yeni stadını tamamlamasıyla,
birbirine yakınlaşan gelirler sonucunda, kış aylarında yaşanan şampiyonluk
yarışının yanına bir de yaz aylarındaki transfer yarışı eklendi. Galatasaray ve Fenerbahçe artık yaz günlerinde
de bir rekabetin içindeler, ancak saha dışında.
Bunun son örneğini de bugünlerde yaşıyoruz. Fenerbahçe'nin
Nani hamlesinin ardından Galatasaray da Podolski ile imzaladı. Bu iki yıldız da
önümüzdeki sezon Türkiye Ligi'nde mücadele edecek. Peki hangisi daha iyi, Nani
mi Poldi mi?
Böyle bir karşılaştırma yapabilmek için sahip olmamız
gereken ön şartlardan en önemlisi maalesef eksik. Bu iki oyuncu da hücum
oyuncuları olmalarına rağmen elma ile armut gibiler! Birbirinden çok farklı
tipte oyuncular. Bu yüzden hangisi daha iyi babında bir karşılaştırma yapmak
yersiz ve mantıksız olacaktır. İyisi mi bunu yapmayalım, hangi oyuncunun yeni
takımına daha fazla katkı verebileceği üzerine kafa yoralım.
Luis Carlos Almeida
da Cunha Nani
Fenerbahçe'nin geçtiğimiz sezon, üzerine Diego'yu da
eklediği şampiyon kadrosuyla, bir çok kriz yaşayan rakibine şampiyonluğu
kaybetmesinin en önemli sebeplerinden biri, kendi ceza sahasına çok adamla kapanan
takımlara karşı bir türlü çözüm üretememiş olmasıydı. Fenerbahçe geride
bıraktığımız sezonda Akhisar Bld., Eskişehirspor, Konyaspor, Başakşehirspor
gibi takımlara karşı puan kayıpları yaşamıştı. Bunlar hep ceza sahasına çok
adamla kapanan ve hızlı oyuncularıyla kontra ataklar üreten takımlar. Ayrıca
Trabzonspor'un da Fenerbahçe maçlarında benimsediği oyun anlayışı bu şekildeydi
hatırlayacaksınız ve iki maç da berabere sonuçlanmıştı. Peki bunun sebebi
neydi?
Sow, Emenike, Webo ve Kuyt geçtiğimiz sezon Fenerbahçe'nin
hücum hattını oluşturuyordu. Bu oyuncular bireysel yetenekleriyle adam
eksilterek rakip savunmanın dengesini bozabilecek tarzda isimler değil. Diego
da fiziksel ve mental eksiklikleri sebebiyle takımın bu açığını kapatacak
performansa ulaşamamıştı. Bu da Fenerbahçe'nin yukarıda bahsettiğim problemleri
yaşamasına sebep olmuştu. Fenerbahçe bu tarzda sıkışan maçlarda oyunu
genişletebilen orta alan oyuncularına sahip olmasına rağmen Caner ve Gökhan'ın
ceza sahasına gönderdiği ortalar dışında hiç bir hücum çeşitliliği
gösteremiyordu. Kanatlarda topla buluştuktan sonra bire birde adam eksilterek
doğrudan gole ve asiste gidebilecek bir oyuncunun eksikliği gün gibi ortadaydı.
İşte bu eksiklik sebebiyle Luis Nani'nin Fenerbahçe için
biçilmiş bir kaftan olduğunu düşünüyorum. Nani en iyi yıllarını 2009-2011
döneminde Sir Alex Ferguson yönetimindeki Manchester United'ta geçirdikten
sonra kariyerinde dikey bir düşüşe geçti. İngiltere'deki son sezonunu da
sakatlıklarla geçirdikten sonra geçtiğimiz sezon doğduğu yer olan Sporting
Lisbon'a döndü ve yeniden ayağa kalktı. Portekizli yıldız 35'ten fazla maça
çıktı ve toplamda 12 gol 8 asistlik bir istatistik ile sezonu tamamladı. Yani
yeniden eski günlere dönüş sinyalleri verdiğini söyleyebiliriz. Henüz 28
yaşında bir oyuncu için yeniden performansının zirvesine çıkmak hiç de uzak bir
ihtimal değil. Oyuncu profilinin çok yüksek olduğundan da bahsetmemiz
gerekiyor. Banko oynadığı bir sezonda Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmış bir
oyuncudan bahsediyoruz. Fenerbahçe'nin bu profildeki oyuncu eksikliğini de
giderecektir. Soru işaretleri neler olabilir derseniz, o konuda da söylenecek
bir kaç şey var. Öncelikle Fenerbahçeliler bir çok pozisyonda "yahu vur
artık daha niye oyalıyorsun topu!" tepkisi vermeye hazır olsunlar. Çünkü
topu ayağında tutmayı çok seven bir oyuncu Nani. Bunun yanında Portekiz Ligi
ligimize göre oldukça yumuşak ve gole ulaşmanın daha rahat olduğu bir lig.
Geçen sezonki gol sayısına bu sezon ulaşamazsa şaşırmamalıyız. Nitekim ligimize
ve sertliklerine alışması zaman alabilir, belki de ilk planda sabır göstermesi
gerekecek Fenerbahçe taraftarının Nani'ye. Ancak son tahlilde Nani'nin çok
faydalı olacağını düşünüyorum. Transfer puanım da şu şekilde:
Takımın ihtiyacı / Oyuncunun özellikleri = 9/10
Oyuncu profili (Repütasyonu) = 9/10
Oyuncu yaşı = 9/10
Fiyat* = 7/10
Ortalama = 8,5/10
* Fenerbahçe A.Ş. yönetimi ilgili KAP bildirimlerinde
bonservis, imza parası ve oyuncu yıllık ücretlerini açıklamadığı için, bu
değerlendirme basında oluşan genel kanaat üzerine yapıldı.
Lukas Podolski
Galatasaray Hamza Hamzaoğlu'nun gelişiyle benimsediği oyun
sisteminde iki kanattan birinde, kanat forvet olarak nitelendirdiğimiz bir
oyuncuya ihtiyaç duydu. İlk planda Bruma, Emre Çolak ve Olcan bu işle
görevlendirildi ancak hiç biri bunun altından kalkamadı. Sezonun ilerleyen
bölümlerindeyse Yasin Öztekin adeta kadronun içinden yeni bir transfer gibi ilk
11'e yerleştirildi ve kadrodaki önemli bir gedik giderilmiş oldu. Sneijder ile
2'ye 1 oyunlarını oynayan ve ona daha çok serbestlik yaratan bir oyuncu olmuştu
Yasin. Ancak üç kulvarda yarışacak bir takımın, özellikle Şampiyonlar Ligi'nde
kanat forvet tarzında tek bir alternatifle devam etmesi düşünülemezdi. Bunun
yanında Yasin'e örneğin bir Manchester City maçında ne kadar güvenebilirdiniz.
Bu sebeple buraya daha önce önemli tecrübeler kazanmış bir oyuncunun transfer
edilmesi takımın geleceği adına çok önemliydi.
Podolski cephesinden baktığımızdaysa, Nani'ye benzer şekilde
en iyi zamanlarını geride bırakmış bir yıldızdan bahsediyoruz. Poldi, Köln'de
yaşadığı harika sezonlardan sonra Alman devi Bayern Münih'e transfer yapmış bir
oyuncu. Burada inişli çıkışlı bir performans gösterdikten sonra ise aynı Nani
gibi evine, Köln'e dönmüş ve tekrar eski performansını yakalamayı başarmıştı. Bu
performansı ona önemli bir transfer imkanı daha tanıdı ve İngiliz devi
Arsenal'e yeni bir maceraya gitti Podolski. Yine inişli çıkışlı performanslar
gösterdi ve geçtiğimiz sezon devre arası transfer sezonunda İnter'e kiralandı.
Poldi, İtalya'da belki de kariyerinin en kötü zamanlarından birini geçirdi.
Şimdiyse Galatasaray'ın hücum bölgesinde ihtiyaç duyduğu çeşitliliği gidermek
üzere ligimizde.
Bu transferin de Galatasaray için çok hayati olduğunu
düşünüyorum. Podolski, kendisine kanat forvet olma görevi verildiğinde bunu
rahatlıkla yerine getirebilecek bir yıldız. Ancak o, yalnızca bundan ibaret
değil. Hücumun tüm bölgelerinde rahatlıkla güvenebileceğiniz bir isim.
Hamzaoğlu'nun 4-2-3-1 sisteminde ileri 4'lünün her bölgesinde
faydalanabilecektir Galatasaray Poldi'den. Özellikle oyun görüşü çok yüksek bir
oyuncu olması sebebiyle Sneijder'den başka bir oyun aklı daha var artık
Galatasaray forvetinin. Ayrıca topun paylaşımını doğru yapan bir Galatasaray bu
ikili sayesinde Burak Yılmaz'ı da daha efektif kullanma imkanına sahip
olacaktır. Bitiricilik konusunda da tartışmasız şekilde elit seviyede bir
oyuncudur, Burak ve Umut'un zaman zaman bu konuda takıma yaşattığı sıkıntılara
da çare olacaktır. Podolski'nin asıl istikrar yakaladığı takım ise Almanya
milli takımıdır. Almanya'nın Dünya Kupası'nı kazanan altın jenerasyonunun 10 numarasıdır
Poldi. Şu anda Almanya milli takımının en çok gol atmış üç isminden biri olması
da bilinmesi gereken bir husus. Soru işaretleri nedir derseniz; öncelikle
Galatasaray hücum hattı artık biraz daha yaşlı. Burak 30, Poldi ve Sneijder ise
31 yaşındalar. Bu noktada Galatasaray'ın hücumuna yapacağı diğer transferinde
aranacak özelliklerden biri de artık 25-30 yaş aralığında olmasıdır! Bunun
yanında Podolski'nin kariyerinde doğrudan şampiyonluğa ve hedefe oynayan
takımlardaki performansları şimdiye dek iç açıcı değil. Son sezonlarda temposunu
kaybetmiş olması da Polonya asıllı Alman oyuncunun bir handikapı. Yine son
tahlilde çok doğru ve faydalı bir transfer olduğunu düşünüyorum Podolski'nin
de. Puanlarım şöyle:
Takımın ihtiyacı / Oyuncunun özellikleri = 8/10
Oyuncu profili (Repütasyonu) = 9/10
Oyuncu yaşı = 7/10
Fiyat = 9/10
Ortalama = 8,25/10
Sonuç olarak benim değerlendirmemde Nani küçük bir adım öne
çıkmış oldu. Ancak her iki transferin de çok yerinde katkılar olduğu aşikar.
Özellikle hem Fenerbahçe hem de Galatasaray'ın en önemli şansı kanımca EURO
2016'dır. Bu iki oyuncu da milli takımlarının yakın geçmişte vazgeçilmezi olmuş
isimler. Fakat her ikisi de kariyerlerinde düşüş yılları yaşayarak milli
formalarını tehlikeye attılar. Türkiye'ye gelmeyi tercih etmelerinde, sezonda
30'dan fazla maç oynayarak performanslarını eski seviyelerine çıkarmak arzusunun
çok etkili olduğunu düşünüyorum. Her iki oyuncu da sağlıklı olmaları halinde
tüm konsantrasyonlarıyla, takımları (ve kendileri) için sonuna kadar mücadele
edeceklerdir. Biz de bu iki oyuncuyu kıyaslayıp birbirine kırdırmak yerine,
ligimizde böyle büyük oyuncuların emeklilik yaşlarından çok önce gelmiş
olmalarının keyfini çıkarmalıyız.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Yazılarınızı ilgiyle takip ediyor ve merakla bekliyorum..Yorumlarınıza katılmakla birlikte not konusunda kendi fikrimi söylemek isterim.Tek tek ayrıntıya girmek istemiyorum.Ama genel toplamda benim Nani ye notum 95/100 , POLDİ ye ise 85/100 şeklindedir.
YanıtlaSilAyrıca iyi bir GS li olarakbunn tam tersi olmasını çok isterim..Hayırlısı..