20 Ocak 2016 Çarşamba

UEFA SOPASI : FINANCIAL FAIR PLAY

Uzun bir süredir yeni yazı yazamadıktan sonra keyifli bir konu başlığıyla dönmek isterdim ancak ne yazık ki bu mümkün olmadı. Bildiğiniz gibi UEFA resmi internet sitesinden yaptığı açıklama ile denetleme kurulunun Galatasaray dosyasını Kulüp Finansal Kontrol Heyeti’ne göndermeye karar verdiğini bildirdi. Ancak birçoklarımızın kafasındaki soru işareti şu: Peki bu ne anlama geliyor?

Bugün sizlere bu sorunun cevabını vermeye çalışacağım. Bunun soru-cevap şeklinde ilerleyerek daha verimli olacağını düşündüğüm için yazının geri kalanına bu şekilde devam ediyorum.


Finansal Fair Play (FFP) nedir?
FFP UEFA’nın Ekim 2009’a kabul etmiş olduğu, Avrupa kulüplerinin mali yapılarını kontrol altına alarak futbol kulüplerinin büyük borç yüklerinin altına girmelerini ve gelirleriyle orantılı olmayan giderler yapmalarını engellemeyi amaçlayan kurallardır. Aynı zamanda Rus ve Arap sermayesi gibi futbol dışı büyük sermayelerin kontrolsüz biçimde futbol piyasasına girişini denetim altına almaktadır.


FFP tam olarak neyi denetliyor?
Bu konunun sıklıkla yanlış bilinen bir mevzu olduğu düşüncesindeyim. FFP kulüpleri profesyonel vergi denetim şirketleri gibi bir denetime sokmuyor. Yani bu denetimi daha dar olarak değerlendirmeliyiz. FFP kulüplerin futbol içi bilançolarını denetlemektedir. Örneğin Galatasaray’ın Adnan Polat döneminde şirket birleşmesi için bankalardan almış olduğu yüklü krediler UEFA’nın denetimi altında değil. Bu borçlanma bugün Galatasaray’ın yaşadığı mali dar boğazda etkili olmuşsa da UEFA’nın denetlediği asıl şey futbol içi harcamalar. Yani büyük ölçüde transfer ve yıllık ücret harcamalarına bağlı olan gelir-gider dengeleri.


Galatasaray ne zamandır denetleniyor?
Galatasaray da her Avrupa takımı gibi 2009 yılından itibaren gözlem altına alınan kulüplerden bir tanesi. Ancak geçtiğimiz gün yapılan açıklamaya sebebiyet veren süreç 2012 yılında başlıyor. UEFA o dönemde Galatasaray yönetimine bir ihtarda bulunuyor ve özetle takip edecek üç sezonda alacak-verecek farkının her yıl için maksimum 30 milyon € olabileceğini, aksi takdirde cezai müeyyidelerin devreye sokulacağını söylüyor.


Galatasaray bu süreçte ne yaptı?
Ancak Galatasaray 2012-2013 sezonunu 30+, 2013-2014 sezonunu 70+, 2014-2015 sezonunu ise 50+ milyon Avro zarar ile kapatarak yükümlülüklerini hiçbir sezonda yerine getiremiyor. Kulüp yönetiminde yaşanan birden fazla olağanüstü gelişmeden tek tek bahsetmeyeceğim ancak en nihayetinde bugün UEFA’ya karşı son savunmayı 2015’in yaz aylarında Galatasaray başkanı sıfatıyla Dursun Özbek ve ekibi gerçekleştiriyor.


UEFA’nın son deklarasyonunun tercümesi nedir?
UEFA’nın resmi internet sitesinden yaptığı açıklamanın Türkçe'sini soracak olursanız, cevabını şöyle verebilirim. Yani diyorlar ki: Biz seni gözlemledik ve doğru yolda olmadığını gördük. Bunun üzerine de uyarımızı yaptık, sana yeteri kadar süre de verdik ve sınırlandırmalar getirdik. Ancak bu sürenin sonunda baktık ki sen uslanmamışsın, yaptığın son savunmayı da yeterli bulmadık ve yakın vadede kendini düzeltebileceğine inanmıyoruz. Tüm bunların sonucunda sana hak ettiğin cezayı vermek üzere dosyanı ilgili heyete göndermeye karar verdik.


UEFA Kulüp Finansal Kontrol Heyeti’ne gönderilen başka bir dosya var mı?
Galatasaray her zaman enlerin ve ilklerin takımı olmuştur. Bu özelliğini Avrupa’da da göstererek Avrupa futbolunda bir ilke imza atmış oldu. Yani Galatasaray FFP denetlemeleri sonucunda kendilerine uyarı yapılan ya da tedbir uygulanan kulüpler içinde savunması yeterli ve projeleri inandırıcı bulunmayan, bu sebeple de cezalandırılmak üzere dosyası Kulüp Finansal Kontrol Heyeti’ne gönderilen ilk Avrupa kulübü oldu.


Bu “ilk”i nasıl yorumlamak gerekiyor?
Bu tabi ki hukuki bir yorum olmayacak. Ancak UEFA’nın FFP uygulamalarına verdiği önem ve bu konuda gösterdiği ciddiyet göz önünde bulundurulduğunda; Galatasaray’a verilecek cezanın ilk olması suretiyle ileride söz konusu olabilecek diğer muhtemel dosyalara emsal niteliğinde olacağı da düşünülürse, alınacak cezanın maalesef üst seviye bir ceza olacağı görüşündeyim.


Kulüp Finansal Kontrol Heyeti Galatasaray’a hangi cezaları verebilir?
Bu noktada Galatasaray’ın bir ceza yiyeceği artık kesin. Henüz belirsiz olan ve Şubat ayı sonunda açıklanacak olan konu ise bu cezanın türü. UEFA bu noktada uyarı, kınama, puan silme, UEFA organizasyonları gelirlerinden alıkoyma, UEFA organizasyonlarına yeni oyuncu kaydı yapmaktan yasaklanma, UEFA organizasyonlarına kaydı yapılabilecek oyuncu sayısında kısıtlama ve turnuvalardan men gibi çok çeşitte cezalar öngörüyor. Galatasaray Şubat sonu itibariyle bu cezalardan bir veya birkaçı ile karşı karşıya kalabilir. En muhtemel senaryo ise maalesef UEFA turnuvalarından men cezası gibi gözüküyor.


Galatasaray ara transfer sezonu sonuna dek başka bir transfer yapabilecek mi?
Aslında teknik olarak UEFA'nn Galatasaray’a transfer yasağı koyma gibi bir yetkisi bulunmuyor. Yani Galatasaray her zaman transfer yapma hürriyetine sahip. Ancak UEFA kendi turnuvalarında Galatasaray’ın yeni bir oyuncu kaydı yapmasını yasaklayabilir. Bu doğrultuda cezanın Şubat sonu açıklanacak olması sebebiyle 2016 yaz transfer dönemine kadar bir kısıtlama olması mümkün değil.


Yorum: Bundan sonra ne yapmalı?
Galatasaray’ı bu utanç verici noktaya getiren kim sorusunun cevabı bana kalırsa çok net: Galatasaray Genel Kurulu. 2000’li yılların başından itibaren kulübün başına gelen her başkan az ya da çok Galatasaray’ın borç yükünü arttırdı. Şu anda Galatasaray büyük bir ceza ile karşı karşıyayken, Galatasaray’ın son 15 yılda başında bulunan tüm başkanlar ve yönetimleri ise her şeye rağmen genel kurul tarafından mali olarak ibra edildi!


Artık Galatasaray Genel Kurulu çoğunluğu liseli birkaç bin yaşlı aristokrat lokali olmaktan çıkmak zorunda. Kulübü yönetecek kadroyu oylarıyla belirleyen bu genel kurula dahil olmak şu anki tüzüğe göre çok zor ve uzun bir süreç ile büyük bir maddi kaynak gerektiriyor. Lise mezunlarına tanınan imtiyazlı üyelik sayesinde ise Galatasaray Lisesi mezunları “kulübün sahibi” sıfatını kendilerine yakıştırmakta bir beis görmüyor. Bu tüzük değişmediği, bu düzen bozulmadığı müddetçe Galatasaray bu kitlenin güç oyunları arasında hırpalanmaya mahkumdur.

Bugün 25 milyona yakın taraftara sahip, bütün dünyanın ismini ezbere bildiği devasa bir kulübün geleceği 8-9 bin aktif üyenin olduğu bir genel kurula bağlanmış vaziyette. Bu sebeple de spor yönetimi konusunda bilgisiz ve tecrübesiz ancak para piyasasında başarılı iş adamları Galatasaray başkanı olmak için geliyor; yönetim kadrolarını spor yönetiminde uzmanlaşan eski sporcular, hesap uzmanları vb. kimselerden oluşturmak yerine, Lise kültürüne göre sözünden çıkılmayacak forsa sahip “ağabey”lerin işaret ettiği isimlerden oluşturuyor. Bu yönetimler sportif başarıyı kaybettiği anda ise aynı “ağabey”ler tarafından uygulanan linç politikasıyla koltuklarından uzaklaştırılıyor. Kulüp yönetiminden uzaklaşan bu başkanlar ise arkalarında milyonlarca Avro borç bırakarak ellerini kollarını sallaya sallaya, ibra edilmiş olmanın verdiği dayanılmaz hafiflik ile kendi şirketlerinin başına geri dönüyorlar. Galatasaray ise  bu kısır döngü içerisinde potansiyelinin çok altında, istikrarsız başarılar ile avunmak mecburiyetinde kalıyor.

Son on – on beş yılda yapılan tüm teknik hataların temelinde idari hatalar yattığına şüphe yok. O sebeple Galatasaray artık önüne bakmalı ve teşhisi doğru koyup acilen tedaviye başlamalıdır. Genç, nitelikli ve tabana yayılmış bir genel kurul tarafından seçilen ve aktif olarak denetlenen yönetim kurullarının yönettiği; tüketmeye değil üretmeye odaklanmış, kişilerin değil projelerin ön planda olduğu bir idari politikaya kavuşmalıdır.


Bana kalırsa bu Galatasaray için kaçınılmaz bir son ve bu son er ya da geç gelecek. Ancak bu kısır döngü içerisinde boşa geçirilecek her yeni sene bu sonu daha da acılı hale getirecek. UEFA’nın bu yaptırımı belki de tüm bunlar için başlangıç olur ve daha kısa zamanda, daha acısız bir şekilde bu geçiş gerçekleşir. Bakarsınız gerçekten de bir musibet bin nasihatten yeğdir.