15 Temmuz 2015 Çarşamba

Algı Yönetmek

Herkesin şampiyonluktan da kupadan da umudunu kestiği bir yılda, sezonu iki kupa ile kapamış bir Galatasaray’ın önündeki yaz mevsimini nasıl bir ruh haliyle geçirmesini beklerdiniz? Normal şartlar altında mutlu, coşkulu, umutlu! Ancak öyle mi oldu? Tabi ki hayır :) Peki daha 1 ay önce iki kupanın coşkusunu yaşayan yönetim ile teknik direktörün bu kadar kısa zamanda, taraftarlar nezdinde şimdiden kredisini tüketmiş olmasının sebebi ne olabilir?


Bana sorarsanız, salim kafa ile düşünüldüğünde ortada bunca yaygarayı koparacak net bir sebep yok. Fakat ayrıntıları hesaba kattığımızda yapılan idari acemiliklerin camiayı bir ayda bu hale getirdiğini görüyoruz. Kendimce bu, bardağı damla damla taşıran sebepleri sıraladım.

  • Fazlasıyla açıklama yapan, yaptıkça çelişen idareciler.


Bu idarecilerden kastım aslında genel olarak üç kişiden ibaret: Başkan Dursun Özbek, Futbolun Patronu Cüneyt Tanman ve Teknik Patron Hamza Hamzaoğlu. Bu üç isim de özellikle kupaların alınmasının ardından adeta her buldukları mikrofona yapışarak birçok açıklama yapıyorlar. Bu kadar fazla açıklama yapınca da, karşılaştıkları sorular karşısında dönem dönem çelişkiye düşmeleri kaçınılmaz oluyor.


Bir takımın mali durumu aslına bakarsanız taraftarı pek de ilgilendirmez. İlgilendirmemelidir de zaten. Ancak bununla ilgilenmek ve bunu hesaba katmak durumunda olan yöneticiler, kulübün mali sıkıntılarını taraftarın beklentileriyle ortak bir yola sokmak zorundadır. Yani, başkan kulübün maddi sıkıntılarını en yakından bilen ve önündeki transfer planlamasını da buna göre dizayn etmesi gereken bir numaralı yetkili. Ancak şampiyonluk kutlamasının yapıldığı gece çıkıp da Ibrahimoviç’in transferi hakkında demeçler verebiliyor! Yahu aklı çalışan bir insan senelik kazancı 15m€’ya ulaşan bir oyuncuyu Galatasaray’a getiremeyeceğini bilir. En fazla da kulübün başkanı bunu bilir. Ama çıkıp böyle bir açıklama yaparak taraftarın beklentilerini durduk yere akıl almayacak seviyelere çekiyor.  Bundan birkaç hafta sonra da Cüneyt Tanman böyle maliyetli transferlerin yapılamayacağını açıklamaya çalışıyor. “E daha iki hafta önce Ibra geliyordu?!” diye sormazlar mı adama? Bunun üzerine ezeli rakip yıldız transferleri patlatınca başkan tekrar çıkıyor, tekrar yıldızların müjdesini veriyor, hem de tarih vererek! Tarih geliyor geçiyor tabi. Doğal olarak “hani yıldızlar?” diye sorulunca Tanman yine hatırlatıyor: maliyetler çok yüksek. Haydaaaa!!! İyi polis, kötü polis oyununu oynamak insanları yönlendirmek için aslında fena bir yöntem değildir. Bizimkiler sanırım bunun peşinde ama bu konuda öyle beceriksizler ki, ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Hala da bu seri ve çelişkili demeçler basına verilmeye devam ediyor.

  • Galatasaray’ın evlatları!

Önceki yıllarda, yerli oyunculara uçuk kontratlar yapıldı. Ucube yabancı kısıtlaması kuralı, bu kontratların eleştirilmesinin önündeki duvar oluyordu. Ancak bu sene bu ucube kuraldan kurtulduk. Tam artık ücretler doğal seviyelerine düşecek derken, sözleşmesi uzatılan Sabri’ye %50’den fazla zam yapıldığını öğrendik! Sabri’nin, geçirdiği iyi sezondan sonra takımda kalmasından doğal bir şey olamaz. Normal bir ücretle imzalaması da eleştiri değil, övgü alır. Ama sen gidip 32 yaşındaki Sabri’ye 1.8m€ garanti para üzerinden yeni sözleşme yaparsan, taraftar da seni sonuna kadar eleştirir! Sebebini sorgulamak da en doğal hakkıdır! Neden? Çünkü, Galatasaray’ın evladı! Bu açıklamalar camia ile dalga geçmektir, başka bir şey değil. Kimse Sabri bedavaya oynasın demiyor zaten, hak ettiği, bir Avrupa ekibinden alacağı yıllık ücret ne ise onu alsın, kimse gık demeyecek ki. Siz bu zammı yaptığınız zaman, Tanman'ın "Maxi Pereira, Sabri'den çok da iyi bir oyuncu değil." şeklindeki açıklaması taraftara batar! Halbuki 2-3 milyon Avro imza parası ve yıllık en az 2,5m€'luk sabit ücrete mal olacaktır 31 yaşındaki Maxi. Tabi ki Sabri'den üst seviyede, bir Şampiyonlar Ligi oyuncusudur ancak gerçekten de (UEFA yakamızdayken) bunca büyük meblağları bu oyuncuya feda etmek pek de akıl karı değildir.

Benzer mevzu Aydın için de geçerli. Son 10 sezonda toplam bir sezonluk maç oynamamış torpilli evlat Aydın’ın en sonunda sözleşmesi bitiyor derken; Hamza Hoca garip bir açıklama yapıyor. “Aydın ile sözleşme uzatıp, kiralık göndererek faydalanacağız.” Nasıl yani?! Sözleşme uzatacağız, kiralık olarak gidecek, müthiş bir sezon geçirecek, Avrupa’nın devleri peşine düşecek ve biz de bonservisinden gelir mi elde edeceğiz? Gerçekten müthiş plan :) Hamza Hoca hiç de gereği yokken bu açıklamayı yapmasa, ortada mesele olmayacak. Ama çıkıyor bu saçma demeci veriyor. Sonrasında büyük bir tepki tabi ki. Sabri ile kızgın olan taraftar, Aydın ile iyice kabarınca geri adım atmak durumunda kalıyor idarecilerimiz. Aydın serbest kalıyor.

  •  Yanlış zaman yanlış insan transferleri

Galatasaray'ın şu ana kadar sonuçlandırdığı dört adet transfer var: Bilal Kısa, Lukas Podolski, Jem Paul Karacan ve Lionel Carole. Podolski'yi bir tarafa bıraktığımızda, diğer üç isim de Galatasaray'ın zaten dolu olan bölgelerine yapılan transferler. Baktığınız zaman şu anda Galatasaray ilk on birinin transfere ihtiyaç duyan bölgeleri öncelikle bir sağ bek, bir sağ açık ve bir forvet. Melo'nun durumuna bağlı olarak da bir orta saha oyuncusu. Ancak bu orta saha bölgesi transfere ihtiyaç olmasına rağmen takımın oyuncu yoğunluğu en yüksek pozisyonu. Halihazırda kontratı devam eden 8 futbolcusu var takımın bu bölgede (Selçuk, Melo, Hamit, Yekta, Dzemaili, Furkan Özçal, Umut Gündoğan ve Oğuzhan Kayar). Bunun dışında alt yapıdan yükselmesi beklenen Birhan Vatansever ve zaman zaman bu bölgede kullanılan Emre Çolak'ı da dahil edebiliriz. İsimlere baktığımız zaman bu 8 oyuncudan Selçuk ve Hamit haricindekilerin önümüzdeki günlerde takımdan ayrılması kuvvetle muhtemel. Yani aslında Bilal ve Jem, bu oyuncular ayrıldıktan sonra, takım için ileride önemli alternatifler haline gelebilir. Ayrıca kamuoyundaki algının aksine düşük bedellerle kontrat yapılan oyuncular. Ancak bu transferler öyle yanlış zamanlamayla açıklanıyor ki, taraftar da doğal olarak eleştiri yağmuruna tutuyor. Belki bu oyuncular vereceği katkıyı da bu sebeple veremeyecekler. Oysa ki bu transferler 6 oyuncu ayrıldıktan sonra  yapılsa; bedelsiz olmaları ve alt sınırdaki maaşlarıyla takdir bile toplayacaktı! Zaten Hamza Hoca'nın Dzemaili ve Yekta dışındakileri kampa götürmesinin de gösterişten başka bir şey olduğunu düşünmüyorum. Önümüzdeki sezon Umut Gündoğan ya da Furkan'ın bu kadroda olmayacağı aşikar.

  •  Yapılamayan transferler

İşte zaten kalabalık olan bölgeye iki transfer yapılmasına rağmen, acil ihtiyaç bölgelerinde tık olmaması tepkinin önemli sebeplerinden. Geçen yıl Şampiyonlar Ligi'nde ağır şekilde eksikliğini hissettiğimiz sağ bek, sağ açık ve orta saha hamleleri ise henüz yapılabilmiş değil. Yönetim bu konuda takviyelerin yapılacağına taraftarı ikna edebilmiş de değil! Çünkü yine Hamzaoğlu ve Tanman çıkıp sağ bek için de orta saha için de kadronun içinden çözümler üretmeyi düşündüklerine dair açıklamalar yapıyor. Melo kadroda tutulsa dahi, o bölgeye iyi bir isim gerektiği ortadayken, Melo'nun ayrılması ihtimalinde bile o pozisyona çözümün kadro içinden bulunabileceği düşüncesi, tabi ki taraftarı korkutuyor. Bu da büyük bir tepkiye yol açıyor.

  •  İsmi geçen oyuncular

Bu eksik noktalarda, Şampiyonlar Ligi'nde başarı isteyen taraftarlar tabi ki yüksek profilli isimler duymak istiyor. Ancak Oumar Niasse, Güray Vural, Sigþórsson gibi büyük takım tecrübesi olmayan oyuncuların, idareciler tarafından resmen transfer hedefi olarak açıklanması yıldız isteyen taraftarın umutlarını kırıyor, sabrını taşırıyor. Gerçekten de Türk taraftarının sabrı fena halde çabuk taşar. Umarım yönetim ve hoca bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalmadan durumun farkına varır.


  •     Fenerbahçe'nin transfer atağı

İçeride bunlar yaşanırken, Boğaz'ın karşı kıyısında çok büyük bir kabuk değiştirme operasyonuna giden rakibiniz duruyor. 10'a yakın yaşlı oyuncusu ile yolları ayırmış, yerlerine daha genç ve iyilerini getirmiş. Bu oyuncular arasında Nani ve Van Persie gibi top class oyuncular da olunca, toplum algısı tabi ki Fenerbahçe lehine değişiyor. İki kupa, dört yıldıza rağmen, Galatasaray gölgede kalarak eleştiri yağmuruna tutuluyor. 
Fenerbahçe'nin yaptığı onca transferde, verdiği ücretleri açıklamaması da bence kritik bir nokta. Galatasaray da Fenerbahçe de birer anonim şirket. Galatasaray taahhüt ettiği tüm ücretleri kuruşu kuruşuna açıklarken, bu sebeple büyük tepkilerle karşılaşıyor. Fenerbahçe ise oldukça pahalı oyuncuları Türkiye'ye getirip, bunu hangi rakamlarla başardığını kamuoyundan saklı tutuyor. 
Burada Fenerbahçe'nin yöntemini algı yönetimi açısından çok doğru buluyorum. Ancak bu gizliliğin nasıl bir yaptırımı olduğunu da merak ediyorum. Çünkü Galatasaray bu maliyetleri kamuoyuna açıklayarak çoğu zaman kendi ayağına kurşun sıkıyor.



İşte bu temel sebepler bugün Galatasaray yönetimi ve teknik direktörünü daha sezonun başlamasına bir ay kala oldukça yıprattı. Bu süreçte Galatasaraylı idarecilerin transfer bitirmek konusunda olduğu kadar, algı yönetmek konusunda da beceriksiz olduğu ortada. Oysa ki bu süreç daha sakin ve akıllı bir şekilde yönetilmiş olsaydı, Ağustos sonunda yapılması muhtemel takviyeler sonucunda oluşacak kadroda; Sabri de, Carole da, Bilal de, Jem de taraftarın olumlu bir gözle baktığı transferler haline gelebilirdi. Şimdi ise en az iki büyük transfer yapmadığı takdirde bu idarecilerin taraftarların çoğunluğuyla barışmasını çok zor bir ihtimal olarak görüyorum. Daha önce de yazdığım gibi Galatasaray taraftarı için asıl zor ve önemli olan, dipteki bir takıma, kaybedecek hiçbir şey yokken gelen teknik direktöre güvenmek değildir; Türkiye'de sezonu double yaparak bitirmiş hocaya güvenmektir. Bunun tüm Galatasaray camiası adına doğru olan davranış şekli olduğunu düşünüyorum. Ancak bu süreçte tek suçlunun taraftar olmadığını da açıklamaya çalıştım. Gelinen süreçte Hamza Hoca ve yönetimin yanlışları da fazla. Umuyorum bundan sonra her iki taraf da doğru adımlar atarak yine aynı hedeflere giden yolda buluşacaktır. 


Not: Bu yazıda bahsettiğim mali problemleri daha analitik bir şekilde kavrayabilmek adına Volkan Yılmaz'ın bu yazısını okumanızda fayda var. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder