Uzun bir süredir yeni yazı yazamadıktan sonra keyifli bir
konu başlığıyla dönmek isterdim ancak ne yazık ki bu mümkün olmadı. Bildiğiniz
gibi UEFA resmi internet sitesinden yaptığı açıklama ile denetleme kurulunun
Galatasaray dosyasını Kulüp Finansal Kontrol Heyeti’ne göndermeye karar
verdiğini bildirdi. Ancak birçoklarımızın kafasındaki soru işareti şu: Peki bu
ne anlama geliyor?
Bugün sizlere bu sorunun cevabını vermeye çalışacağım. Bunun
soru-cevap şeklinde ilerleyerek daha verimli olacağını düşündüğüm için yazının
geri kalanına bu şekilde devam ediyorum.
Finansal Fair Play (FFP) nedir?
FFP UEFA’nın Ekim 2009’a kabul etmiş olduğu, Avrupa
kulüplerinin mali yapılarını kontrol altına alarak futbol kulüplerinin büyük
borç yüklerinin altına girmelerini ve gelirleriyle orantılı olmayan giderler
yapmalarını engellemeyi amaçlayan kurallardır. Aynı zamanda Rus ve Arap
sermayesi gibi futbol dışı büyük sermayelerin kontrolsüz biçimde futbol
piyasasına girişini denetim altına almaktadır.
FFP tam olarak neyi denetliyor?
Bu konunun sıklıkla yanlış bilinen bir mevzu olduğu
düşüncesindeyim. FFP kulüpleri profesyonel vergi denetim şirketleri gibi bir
denetime sokmuyor. Yani bu denetimi daha dar olarak değerlendirmeliyiz. FFP
kulüplerin futbol içi bilançolarını denetlemektedir. Örneğin Galatasaray’ın
Adnan Polat döneminde şirket birleşmesi için bankalardan almış olduğu yüklü
krediler UEFA’nın denetimi altında değil. Bu borçlanma bugün Galatasaray’ın
yaşadığı mali dar boğazda etkili olmuşsa da UEFA’nın denetlediği asıl şey futbol
içi harcamalar. Yani büyük ölçüde transfer ve yıllık ücret harcamalarına bağlı olan gelir-gider dengeleri.
Galatasaray ne zamandır denetleniyor?
Galatasaray da her Avrupa takımı gibi 2009 yılından itibaren
gözlem altına alınan kulüplerden bir tanesi. Ancak geçtiğimiz gün yapılan
açıklamaya sebebiyet veren süreç 2012 yılında başlıyor. UEFA o dönemde
Galatasaray yönetimine bir ihtarda bulunuyor ve özetle takip edecek üç sezonda
alacak-verecek farkının her yıl için maksimum 30 milyon € olabileceğini, aksi
takdirde cezai müeyyidelerin devreye sokulacağını söylüyor.
Galatasaray bu süreçte ne yaptı?
Ancak Galatasaray 2012-2013 sezonunu 30+, 2013-2014 sezonunu
70+, 2014-2015 sezonunu ise 50+ milyon Avro zarar ile kapatarak
yükümlülüklerini hiçbir sezonda yerine getiremiyor. Kulüp yönetiminde yaşanan
birden fazla olağanüstü gelişmeden tek tek bahsetmeyeceğim ancak en nihayetinde
bugün UEFA’ya karşı son savunmayı 2015’in yaz aylarında Galatasaray başkanı
sıfatıyla Dursun Özbek ve ekibi gerçekleştiriyor.
UEFA’nın son deklarasyonunun tercümesi nedir?
UEFA’nın resmi internet sitesinden yaptığı açıklamanın
Türkçe'sini soracak olursanız, cevabını şöyle verebilirim. Yani diyorlar ki:
Biz seni gözlemledik ve doğru yolda olmadığını gördük. Bunun üzerine de
uyarımızı yaptık, sana yeteri kadar süre de verdik ve sınırlandırmalar
getirdik. Ancak bu sürenin sonunda baktık ki sen uslanmamışsın, yaptığın son
savunmayı da yeterli bulmadık ve yakın vadede kendini düzeltebileceğine inanmıyoruz.
Tüm bunların sonucunda sana hak ettiğin cezayı vermek üzere dosyanı ilgili
heyete göndermeye karar verdik.
UEFA Kulüp Finansal Kontrol Heyeti’ne gönderilen başka bir
dosya var mı?
Galatasaray her zaman enlerin ve ilklerin takımı olmuştur.
Bu özelliğini Avrupa’da da göstererek Avrupa futbolunda bir ilke imza atmış
oldu. Yani Galatasaray FFP denetlemeleri sonucunda kendilerine uyarı yapılan ya
da tedbir uygulanan kulüpler içinde savunması yeterli ve projeleri inandırıcı
bulunmayan, bu sebeple de cezalandırılmak üzere dosyası Kulüp Finansal Kontrol
Heyeti’ne gönderilen ilk Avrupa kulübü oldu.
Bu “ilk”i nasıl yorumlamak gerekiyor?
Bu tabi ki hukuki bir yorum olmayacak. Ancak UEFA’nın FFP
uygulamalarına verdiği önem ve bu konuda gösterdiği ciddiyet göz önünde
bulundurulduğunda; Galatasaray’a verilecek cezanın ilk olması suretiyle ileride
söz konusu olabilecek diğer muhtemel dosyalara emsal niteliğinde olacağı da
düşünülürse, alınacak cezanın maalesef üst seviye bir ceza olacağı görüşündeyim.
Kulüp Finansal Kontrol Heyeti Galatasaray’a hangi cezaları
verebilir?
Bu noktada Galatasaray’ın bir ceza yiyeceği artık kesin.
Henüz belirsiz olan ve Şubat ayı sonunda açıklanacak olan konu ise bu cezanın
türü. UEFA bu noktada uyarı, kınama, puan silme, UEFA organizasyonları
gelirlerinden alıkoyma, UEFA organizasyonlarına yeni oyuncu kaydı yapmaktan
yasaklanma, UEFA organizasyonlarına kaydı yapılabilecek oyuncu sayısında
kısıtlama ve turnuvalardan men gibi çok çeşitte cezalar öngörüyor. Galatasaray
Şubat sonu itibariyle bu cezalardan bir veya birkaçı ile karşı karşıya
kalabilir. En muhtemel senaryo ise maalesef UEFA turnuvalarından men cezası gibi
gözüküyor.
Galatasaray ara transfer sezonu sonuna dek başka bir
transfer yapabilecek mi?
Aslında teknik olarak UEFA'nn Galatasaray’a transfer yasağı
koyma gibi bir yetkisi bulunmuyor. Yani Galatasaray her zaman transfer yapma
hürriyetine sahip. Ancak UEFA kendi turnuvalarında Galatasaray’ın yeni bir
oyuncu kaydı yapmasını yasaklayabilir. Bu doğrultuda cezanın Şubat sonu açıklanacak
olması sebebiyle 2016 yaz transfer dönemine kadar bir kısıtlama olması mümkün
değil.
Yorum: Bundan sonra ne yapmalı?
Galatasaray’ı bu utanç verici noktaya getiren kim sorusunun
cevabı bana kalırsa çok net: Galatasaray Genel Kurulu. 2000’li yılların başından
itibaren kulübün başına gelen her başkan az ya da çok Galatasaray’ın borç
yükünü arttırdı. Şu anda Galatasaray büyük bir ceza ile karşı karşıyayken,
Galatasaray’ın son 15 yılda başında bulunan tüm başkanlar ve yönetimleri ise her şeye rağmen genel kurul tarafından mali olarak ibra edildi!
Artık Galatasaray Genel Kurulu
çoğunluğu liseli birkaç bin yaşlı aristokrat lokali olmaktan çıkmak zorunda.
Kulübü yönetecek kadroyu oylarıyla belirleyen bu genel kurula dahil olmak şu
anki tüzüğe göre çok zor ve uzun bir süreç ile büyük bir maddi kaynak
gerektiriyor. Lise mezunlarına tanınan imtiyazlı üyelik sayesinde ise
Galatasaray Lisesi mezunları “kulübün sahibi” sıfatını kendilerine
yakıştırmakta bir beis görmüyor. Bu tüzük değişmediği, bu düzen bozulmadığı
müddetçe Galatasaray bu kitlenin güç oyunları arasında hırpalanmaya mahkumdur.
Bugün 25 milyona yakın taraftara sahip, bütün dünyanın
ismini ezbere bildiği devasa bir kulübün geleceği 8-9 bin aktif üyenin olduğu
bir genel kurula bağlanmış vaziyette. Bu sebeple de spor yönetimi konusunda
bilgisiz ve tecrübesiz ancak para piyasasında başarılı iş adamları Galatasaray
başkanı olmak için geliyor; yönetim kadrolarını spor yönetiminde uzmanlaşan eski
sporcular, hesap uzmanları vb. kimselerden oluşturmak yerine, Lise kültürüne
göre sözünden çıkılmayacak forsa sahip “ağabey”lerin işaret ettiği isimlerden
oluşturuyor. Bu yönetimler sportif başarıyı kaybettiği anda ise aynı
“ağabey”ler tarafından uygulanan linç politikasıyla koltuklarından uzaklaştırılıyor. Kulüp
yönetiminden uzaklaşan bu başkanlar ise arkalarında milyonlarca Avro borç
bırakarak ellerini kollarını sallaya sallaya, ibra edilmiş olmanın verdiği
dayanılmaz hafiflik ile kendi şirketlerinin başına geri dönüyorlar. Galatasaray
ise bu kısır döngü içerisinde
potansiyelinin çok altında, istikrarsız başarılar ile avunmak mecburiyetinde
kalıyor.
Son on – on beş yılda yapılan tüm teknik hataların temelinde
idari hatalar yattığına şüphe yok. O sebeple Galatasaray artık önüne bakmalı ve
teşhisi doğru koyup acilen tedaviye başlamalıdır. Genç, nitelikli ve tabana yayılmış bir
genel kurul tarafından seçilen ve aktif olarak denetlenen yönetim kurullarının
yönettiği; tüketmeye değil üretmeye odaklanmış, kişilerin değil projelerin ön
planda olduğu bir idari politikaya kavuşmalıdır.
Bana kalırsa bu Galatasaray için kaçınılmaz bir son ve bu son er ya
da geç gelecek. Ancak bu kısır döngü içerisinde boşa geçirilecek her yeni
sene bu sonu daha da acılı hale getirecek. UEFA’nın bu yaptırımı belki de tüm
bunlar için başlangıç olur ve daha kısa zamanda, daha acısız bir şekilde bu
geçiş gerçekleşir. Bakarsınız gerçekten de bir musibet bin nasihatten yeğdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder